Belgelere, kaynaklara ve genel eğilimlere göre İstanbul ile suyun buluşması üç ana dönemde incelenir. Bunlar (i) Roma ve Bizans, (ii) Osmanlı ve (iii) Cumhuriyet dönemleridir. Bu her üç dönemin de kendine özgü su kültürü ortaya çıkmıştır.1
İstanbul’a binlerce yıl öncesinden miras kalan su kültürü ve su ekonomisi Bizans’la doğmuş, Osmanlı’yla yoğrulmuş, Cumhuriyet’le birlikte ise gerçek kimliğine kavuşmuştur. Bizans ve Osmanlı’dan alınan bu miras, yeni teknoloji, yeni bir bakış açısı ve yeni yatırımlarla XXI. yüzyılda da asıl kimliğini bulmuştur.
Cumhuriyet dönemi, Osmanlı’da kurulan yabancı su şirketlerinin satın alınması ile başlar. Bu şirketler İstanbul Su Şirketi2 ve Üsküdar-Kadıköy Su Şirketi’dir.3 İstanbul Su Şirketi’nin su satışı yaptığı müşteriler genellikle devlet kurumları olmuştur.4 Bu şirketler XIX. yüzyılın son çeyreği ile XX. yüzyılın ilk çeyreğinde İstanbullara hizmet vermiş ve devlet tarafından satın alınmasından sonra bunlar İstanbul Sular İdaresi’ne dönüşmüş ve yeni bir dönem başlamıştır.5 İstanbul Sular İdaresi yaklaşık 50 yıl hizmet verdikten sonra İstanbul Belediyesi’nin bünyesinde faaliyet gösterecek İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi ismini almıştır.6
İSTANBUL SULAR İDARESİ DÖNEMİ
İstanbul Sular İdaresi kurulurken tam anlamıyla model bir müessese olması üzerinde durulmuştur. Bu model olma özelliğini desteklemek için de özerk bir yapıda olması, müteşebbis bir ruha sahip olması ve bir tüzel kişiliğinin olması sağlanmıştır.7 İstanbul Sular İdaresi’nin kurulduğu o dönemde idarenin kuruluş amacı ve şeklinin son derece çarpıcı ve dramatik olduğu, dönemin bazı akademisyenleri tarafından dile getirilmiş ve genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu alanda çığır açacağı üzerinde durulmuştur.8 İdarenin başarılı olması son derece önemlidir. Çünkü İstanbul Belediyesi’nin işletmesi altında bulunan Vakıf Suları da idareye devredilmiş ve bu geleneksel sulardan azami derecede faydalanılması istenmiştir.9 Diğer yandan ise İstanbul’un Asya tarafındaki sularının durumunun ne olacağı ve burada yaşayan halkın nasıl bir hizmet alacağı konusu gündeme gelmişti. Bu da Üsküdar-Kadıköy Su Şirketi’nin satın alınmasıyla gerçekleştirilmiştir.10 Böylece 1937 yılında İstanbul’un bir bütün hâlinde daha verimli bir şekilde yönetimi sağlanmıştır. Tabii ki böyle bir yönetimin mali bir disipline ve ciddi bir personel yapısına ihtiyaç duyduğu yadsınamaz bir gerçek olmuştur. Yapılan yasal düzenlemelerle bu durum giderilmeye çalışılmıştır. 1939 yılında yapılan düzenlemeyle idarenin personel alımı ve çalışanların ücretlerinin ödenmesi, İktisadi Devlet Teşekkülleri Kanunu’yla düzenlenmiştir.11 Mali açıdan idarenin gelirlerinin artırılması için ise köprü ve nakil vasıtalarından alınan vergilerin %80’inin ve asker ailelerine yapılacak yardımın artakalan kısmının bir bölümünün idareye aktarılmasına12 çalışılmıştır.13 Bu mali düzenleme personel düzenlemesinden yaklaşık 7 yıl sonra gerçekleştirilmiştir.
Sular İdaresi çalışmalarını bir süre bu şekilde devam ettikten sonra idari yapısında değişikliğe gitmiştir. 1960 yılına kadar İktisadi Devlet Teşekkülleri’ne bağlı iken bu tarihten sonra Genel Müdürlük sistemine geçilmiştir.14
Sular İdaresi Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana sürdürdüğü görevini artırarak devam ettirmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında henüz Terkos Su Şirketi satın alınmadan önce Cumhuriyet Hükûmeti, şirketten filtreleme tesisatını kurmasını talep etmiş ve bu talep yerine getirilmiştir. Ancak bu, yeterli olmamıştır. Daha sonra Sular İdaresi bu filtreleme sahasını ve süzme havuzlarını kat kat artırarak suyun daha hijyenik olmasını sağlamıştır.15 Sular İdaresi, bu genişletme ve geliştirmeyle başlayan hizmetlerini artırarak devam ettirmiştir. Terkos Su Şirketi’nin son hizmet yılı olan 1932’de şehre verilen su miktarı günlük yaklaşık 29.000 m3, yıllık su arzı ise yaklaşık 10.500.000 m3 iken; 1949 yılına gelindiğinde günlük su arzı yaklaşık 71.000 m3’e, yıllık su arzı ise yaklaşık 26.000.000 m3’e ulaşmıştır. Su Şirketi zamanında su arzı yapılan çeşmelere yenileri eklenmiş ve 1950’ye kadar çeşme sayısı 278’e ulaşmıştır.16 İstanbul Sular İdaresi’nin 1933-1980 yılları arası sunduğu hizmetler ve hizmet bölgeleri oldukça artmıştır. Gelecekte çok büyüyeceği tahmin edilen İstanbul’un suyuna ve su altyapısına daha fazla yatırım yapılması planlanmaktaydı. Yapılacak bu yatırımlar öz kaynaklardan karşılanmak istendi. Ancak yerli kaynakların yetersizliği İstanbul Sular İdaresi’ni (İSİ) yabancı kaynaklara yöneltti. Dünya Bankası’ndan kredi teminine çalışıldı. Bu krediyi en kısa yoldan, en hızlı şekilde elde etmek için Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya Sağlık Örgütü ile işbirliğine gidilmiştir. Bunun sonucunda 1972 yılında kredi sağlanmış ve İSİ’nin hizmetleri devam etmiştir. Kanalizasyon hizmetlerinin daha verimli nasıl sağlanacağı da bu dönemde gündeme gelmiştir.17 1980’den sonra birçok yerleşim birimi İstanbul Belediyesi’nin sınırları içine dâhil edilmiş ve bu bölgeler belediyeden hizmet almaya başlamış, söz konusu yerleşim yerlerinin su ihtiyacı da Sular İdaresi tarafından sağlanmıştır.18 Günümüzde birçoğu oldukça kalabalık bir nüfusa sahip olan bu yerleşim yerleri, İstanbul’un ekonomisinde önemli bir yere sahiptir.
İSTANBUL SU VE KANALİZASYON İDARESİ DÖNEMİ (İSKİ)
İstanbul’un bir çekim merkezi olması, ticaretin nabzının bu şehirde atması kültürel ve sportif birçok organizasyonların burada yapılması, sürekli ve kesintisiz artan nüfusun daha da çoğalmasına yol açmıştır. Bu nüfus artışı 1950’li yıllardan sonra başlamış,19 2000’li yıllarda da devam etmiştir. Bu bakımdan daha çok göç yoluyla büyüyen İstanbul’da yeni bir su felsefesinin oluşturulmasının vakti gelmişti.
Gelişen ve büyüyen İstanbul’da artık daha çağdaş, görev alan ve sorumluluğu daha gelişmiş, vazifesi sadece su satan bir kurum değil; aynı zamanda çevreye duyarlı, çevreyle iç içe, altyapı sorunlarıyla da ilgili bir müessese ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyaçları giderecek olan İSKİ 1981 yılında kurulmuştur.20 İSKİ’nin kuruluşu, Sular İdaresi’nin kuruluşundan farklılık arz etmektedir. Sular İdaresi, resmî formalitelere tâbi olmayan, tüzel, özerk ve özel bir yapıya sahip, bütçesi İstanbul Belediyesi tarafından onaylanan bir statüye sahip iken; İSKİ, vali ve belediye başkanının seçeceği üyelerin yanı sıra İller Bankası, Devlet Su İşleri ve İstanbul Sanayi Odası tarafından görevlendirilecek birer üye ile birlikte idarenin hizmet götürdüğü belediyelerin seçeceği üyeler tarafından bütçesi ve bilançosunun onaylandığı bir statüye sahip hâle gelmiştir. İSKİ Genel Müdürlüğü, diğer kamu kurum ve kuruluşlarından tamamen ayrı, nicelik ve nitelik bakımından farklı bir çalışma esasına dayanmaktadır. Sular İdaresi’nin model olma özelliği, İSKİ ile daha ileri taşınmıştır.21 İSKİ sadece su isalesi yapan ve suyu her yere ulaştıran değil; aynı zamanda çevreye duyarlı, suyu ilgilendiren birinci ve ikinci derece işlerlerde de yatırım yapan bir konumda yapılanmıştır. İSKİ’nin bu kurumsal yapısı Büyük Şehir olan Ankara ve İzmir’de de uygulanmıştır.22 Bu yapı daha sonra büyük şehir olan diğer illere de yayılmıştır. Kurumun görev ve yetkileri bu doğrultuda oluşturulmuştur.
İSKİ’nin Görev ve Yetkileri
İSKİ’nin görevleri; içme suyu sağlamak, atık suları arıtmak ve yok olmasını sağlamak, su havzalarını korumak ve dereleri ıslah etmektir.23
İçme Suyu Sağlamak
İçme ve kullanma suyunun her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklardan sağlamak ve suyu nihai tüketiciye ulaştırmak için her türlü etüt ve projeler geliştirmek ve projelere uygun tesisler yapmak ve bu tesislerin bakım ve tamirini üslenmek.
Atık Suları Toplamak, Arıtmak ve Yok olmasını Sağlamak
Ev, işyeri, fabrika, devlet ve özel sektör kurumlarının kullanılmış sularının ve yağmur sularını tahliye etmek ve bu tahliye işlemi için her türlü projeyi yapmak ve yaptırmak.
Su Havzalarını Korumak
Kendi yükümlülük bölgesi içinde bulunan deniz, göl, akarsu havzalarının memba ve kaynak sularını atık sulardan korumak, su kaybı veya su azalmasına yol açacak faaliyetlerde bulunulmasını önlemek ve bu konularda her türlü teknik, idari ve hukuki tedbirleri almak.
Derelerin Islah Edilmesi
Derelerin iyileştirilmesi, su ve kanalizasyon ve her türlü altyapı çalışmalarını büyükşehir ve ilçe belediyelerle beraber yürütmek.24 Dere ıslah çalışmalarında İSKİ’nin sorumluluk alanlarının net olmamasına rağmen bu görevini de başarıyla yürütmektedir.
İSKİ’nin 1990’lı yıllarla beraber yeni bir kimlik kazanmasından itibaren görev ve sorumlulukları oldukça gelişmiş ve farklılaşmıştır. 1980’li yıllarda kurumun görevleri arasında daha çok su isaleleri ön plana çıkarken 1990’lı yıllarla beraber yeni su kaynaklarının bulunması, atık suların toplanması, kanalizasyon hizmetlerinin iyileştirilmesi ve su kaynaklarının rantabl bir şekilde değerlendirilmesi öncelikli görevler hâline gelmiştir. 2000’li yıllarla beraber yukarıdaki hedef ve amaçlara Bizans ve Osmanlı’dan miras kalan mimarinin korunması ve yaşatılması da eklenmiştir.25 Her biri birer su mimarisi örneği olan Osmanlı dönemi su toplama iletim ve dağıtım sistemi, çeşmeler, sebiller, su terazileri ve maksemler dünyada eşine az rastlanan örneklerdir.26 Bundan dolayı yukarıda sayılan 4 ana görev ve sorumluluğa mimariyi de ekleyebiliriz.
İSKİ’nin 1994 Sonrası Faaliyetleri
İSKİ 1994 yılıyla beraber gerek yönetimde gerekse yatırım hamleleriyle bir sıçrama dönemine girmiştir. Yaklaşık 10 yıl sürecek bu dönem oldukça verimli geçmiştir. Gelecek her bir yıl için bir hedef belirlenmiş ve her yılın kendine özgü bir misyonu olmuştur. 1994 toparlanma ve canlanma yılı olmuştur; mevcut sorunlara neşter vurulmuş, borç durumu belirlenmiş ve gelecek yıl için planlamalar yapılmıştır. 1995 hamle yılıdır; bu yıl içinde hayati derecede önemli olan mega projeler gerçekleştirilmiştir. Birçok baraj, isale hattı, içme suyu tesisi, arıtma tesisi ve terfi merkezleri hizmete alınmıştır. 1996 çevre yılıdır; bir önceki seneden kalan yatırımların tamamlanmasıyla beraber daha yeşil ve daha yaşanabilir bir çevre için çok önemli adımlar atılmıştır. 1997 Haliç yılı olmuştur; yıllardır sanayinin yükünü taşıyan Altın Boynuz’un temizlenmesi bu yılda gerçekleşmiştir. Haliç bu yıl içinde önemli projelerle gündeme gelmiştir. 1998 Marmara Denizi yılıdır; Marmara Denizi’nin kirliliğinin azaltılması ve daha berrak olması için çalışmaların başlatıldığı yıl olmuştur. Yine aynı yıl şehir merkezine uzak yerleşim yerlerine isale hatları, arıtma tesisleri, terfi merkezleri ve su haznesi yapılmıştır. 1999 yeşil havzalar yılıdır; İstanbul’u besleyen su kaynakları ve havzaları koruma altına alınmıştır. Su kaynakları ve havzaların koruma altına alınmasıyla hem meskenlerde hem de işyerlerinde daha sağlıklı su tüketilmeye başlanmıştır. 2000 hizmette kalite yılıdır; su sorunu büyük ölçüde halledilmiş, verilen hizmet ve kalite bakımından dünya ile rekabet eder hâle gelinmiştir. Ayrıca 2040 vizyonu belirlenmiştir. 2001 yılı suda kalite yılı olmuştur; suyun içilebilirliği için yapılan kimyasal ve bakteriyolojik tahlillerin sayısı artırılmış, günde 350-400 numuneye ulaşılmıştır. Suyun kalitesi, TSE 266, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Amerika Çevre Koruma Ajansı (EPA) ve Avrupa Birliği (EC) standartlarını yakalamıştır. 2002 ise müşteri memnuniyet yılıdır; İSKİ’de görülen hızlı değişim her kesimin dikkatini çekmişti. Bu değişim müşteri memnuniyet yılı olarak yansımıştır.27 Sürekli istikrarlı bir şekilde hedeflerini gerçekleştiren kurum, yönünü global ölçekli yatırımlara çevirmiştir.
İSKİ’nin 2004 Sonrası Faaliyetleri
Teknolojik imkânların hızla gelişmesi ve otomasyon tekniklerinin gözle görülür bir şekilde pratik hayatın içine girmesi, İSKİ’nin teknolojik altyapısını geliştirmesini ve tüketiciye daha hızlı ulaşmasını sağlamıştır. Abonelik ve verilen diğer hizmetlerde e-hizmet kullanımı yaygınlaşmış, hizmet kalitesi yükselmiş ve bürokrasi son derece azalmıştır. Suyun dağıtımı ve isale işlemlerinde dünyanın gelişmiş ülkelerinin kullandığı SCADA sistemi İSKİ tarafından da kullanılmaya başlanmıştır.28 Dere ıslah çalışmalarında 2004-2010 yılları arasında yaklaşık 44 km’ye yakın dere ıslahı gerçekleştirmiştir.29 Dere ıslahı konusunda sorumluluk alanının net olmamasına rağmen, gerçekleştirilen bu mesafe oldukça kayda değer olmuştur. Bunlarla birlikte global ölçekli projelere başlanmıştır. Daha önceden devam eden Mavi Haliç ve Melen Çayı projeleri bu projelerin en önemlileridir. Bu projelerden birincisi çevre bilinci ve yaşanabilir bir çevre, diğeri ise; her türlü su ihtiyacının giderilmesiyle ilgilidir.
Mavi Haliç Projesi
Haliç’in temizlenme projesi dünyanın en büyük çevre projelerinden biridir. Kuzey Haliç ve Güney Haliç olarak gerçekleştirilen bu proje, Büyük Şehir Belediyesi ve İSKİ tarafından gerçekleştirilmiştir. Haliç’in temizlenmesi ilk defa 1960’lı ve daha sonra 1970’li yıllarda gündeme gelmiş olmasına rağmen; bu temizleme projeleri uygulamaya konulamamıştır.30 1990’lı ve 2000’li yıllarda uygulanmaya başlanan çalışmalar sonrası temizleme çalışmaları hayata geçirilmiştir. Haliç, çamur deryasından balık tutulan masmavi sulara kavuşmuştur. Şehirleşme, sanayileşme ve deniz taşımacılığının zamanla artması ve Marmara Denizi’nden Haliç’e taze su akışının olmaması kirliliğin ortaya çıkma nedenleri olmuştur.31 Haliç, bir sanayi bölgesi olmasından dolayı irili ufaklı birçok fabrika tarafından kirletilmiştir. Feshane, Sütlüce Mezbaha binaları, Silahtar Ağa Elektrik Santrali gibi kurumlar Haliç’i en fazla kirleten kurumlar olmuştur. Bunlar farklı faaliyet alanlarına dönüştürülerek halkın hizmetine sunulmuştur.32 Marmara Denizi’nden Haliç’e su pompalama yatırımlarından sonra Altın Boynuz, taze su akımına kavuşmuştur. Sanayi bölgesi olmasından dolayı iktisatçıların kümeleşme modeline örnek olan Haliç, çevresel değişimiyle de yine iktisatçıların dışsallık modeline örnek teşkil etmiştir.
Melen Çayı Projesi
Bir dünya şehri olan İstanbul’da diğer metropollerle rekabet etmek için devasa projeler üretmek zorunluluğu doğmuştur. Özellikle suya yapılacak yatırımlar İstanbul’un diğer metropol şehirler karşısında geri kalmasını engelleyecek, hatta onları geçmesini sağlayacaktır. Dünyanın 13 metropol şehrini33 kapsayan bir çalışmada bu metropollerin nüfus artış oranı, su rezervi, kişi başı su tüketimi ve gelecek yıllarda ihtiyaç duyacağı su miktarı incelenmiş ve İstanbul’un kişi başına üretilen günlük su miktarının diğer metropollerin hemen hemen tamamından daha az olduğu görülmüştür. İçeride mevcut olan ve gelecekte katlanacak nüfusu besleyecek ve aynı zamanda kişi başına düşen su miktarında dünyadaki metropollerle yarışacak proje Melen Projesi’dir. İstanbul halkının su ihtiyacını karşılamaya yönelik Melen Çayı Projesi üreteceği artı değerle, kişi başına üretilen günlük su miktarını yukarılara çekecek ve söz konusu metropollerle arasındaki farkı kapatacaktır.
Melen Çayı Projesinin, 1990’lı yılların başında yurt dışından kredi alınarak gerçekleştirilmesi gündeme gelmişti.34 İlk defa 1993 yılında basında bu konudan bahsedilmiştir. Daha sonra uygulamaya 2000’li yılların ortalarında öz sermaye de eklenmesiyle devam edilmiştir. Orman Bakanlığı, DSİ ve İSKİ’nin ortak yürüttüğü bu projenin ilk ayağı 2012 yılında hizmete girmiştir. İSKİ, projenin birinci etabının verilen tarihten önce bitirilmesi için 190.000.000 TL kaynak aktarımı yapmıştır.35 Düzce sınırlarından36 başlayan ve İstanbul’un Avrupa yakasında biten büyük ölçekli bu proje, çok yönlü bir projedir. Su isale hattı ile birlikte baraj ve arıtma tesislerinin kurulması projenin amaçları arasındadır.37 Proje, dünyada bir kıtadan diğerine boru hatlarıyla ilk ve tek su isalesi yapılan projedir. Boru hattının bir bölümünün Boğaz’ın yaklaşık 135 m altından geçirilmesi yine dünyada bir ilk olma özelliği taşımaktadır. Yine Avrupa’nın en büyük arıtma tesisi bu projede yer almaktadır. Yaklaşık 14.000.000 kişinin su ihtiyacını tek başına karşılayacak bir kapasiteye sahip olan bu projeyle İstanbul ve belki de komşu illerin su ihtiyacı 2071 yılına kadar giderilmiş olacaktır.38
İSKİ’nin Altyapı Hizmetleri
Şehirleşmenin artması, aşırı nüfus artışıyla beraber çarpık kentleşme, su ihtiyacı yanında altyapı sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Sadece su arzını yeterli dereceye çıkarmak değil; aynı zamanda altyapı hizmetlerini sunmak da hayati derecede önemli hâle gelmiştir. İstanbul’un altyapı sorunuyla ilk defa Cumhuriyet’le birlikte (1924 yıllından itibaren) gözle görülür bir şekilde ilgilenilmeye başlanmıştır. Gerek Cumhuriyet’in ilk yıllarında gerekse daha sonraki dönemlerde kanalizasyon ve altyapı projeleri geliştirilmiştir. Bu projelerin hemen hemen tamamı yabancı kaynaklı planlamalardır. Bu altyapı çalışmaları büyük oranda uygulamaya konulmuş ve oldukça başarı sağlanmıştır. Bu projeler, Wild, Kehr, DAMOC, Scandia-Consult ve Ne-Do-Co uygulamalarıdır. Bu çalışmaların hepsi İSKİ’den önce gerçekleştirilmiş olup bitmeyen bazı çalışmalar ise İSKİ döneminde tamamlanmıştır. Çevre sorunlarının çözümü konusunda ise 1989’da İSKİ öncülüğünde Çevre Sorunları Bilim Kurulu oluşturulmuştur. Bu kurul, altyapı çalışmalarında oldukça yarar sağlamıştır. 1990’lı yıllar kanalizasyon ve altyapı yatırımları için kırılma noktası olmuştur. İstanbul için kritik öneme sahip birçok uygulamaya imza atılmıştır. Avrupa ve Asya yakalarında birçok dere ıslah edilmiş ve birçok arıtma tesisi yapılmıştır.39
Dersaadet Su Şirketi’yle başlayıp İstanbul Sular İdaresi ile devam eden İstanbul su yönetimi, İSKİ’nin model alınmasıyla bütün ülkeye yayılmıştır. Dersaadet Su Şirketi’nin müşterileri büyük çoğunlukla devlet kurumları olurken, İSKİ’nin hizmet alanı ise konutlar, işyerleri, fabrikalar ve kurumlar olmuştur.40 Dersaadet Su Şirketi kuruluşundan görevini tamamlayana kadar hizmet süresi yaklaşık 50 yıl, İstanbul Sular İdaresi’nin de İSKİ’ye kadar yaklaşık 50 yıldır. İSKİ ise neredeyse 35. yılına yaklaşmaktadır. İSKİ’nin 50. yılında farklı bir yönetim biçimi ve farklı hizmetlerle kendisini göstermesi kaçınılmaz bir gerçektir. Çünkü su, günümüzde analizi yapılan stratejik konulardan biri olmuştur. Özellikle su yönetiminin nasıl yapılması gerektiği, su yönetiminin devlet eliyle mi yoksa özel sektör eliyle mi yapılmasıyla ilgili tartışmalar gün yüzüne çıkmıştır.41
Su bölgesel ve global denklemde son yıllarda önemli bir değişken olarak yerini almış ve giderek artan bir biçimde pazarlık unsuru oluşturmaya başlamış,42 ekonomi biliminin “kıt kaynaklar” dediğimiz temel maddelerinden biri olma yoluna girmiştir. Dünyanın hemen hemen her bölgesinde doğrudan doğruya suya dayanan meseleler yaşanmaktadır. Özellikle Orta Doğu ve Afrika coğrafyası su çatışmalarından önemli ölçüde nasiplenmiştir.43 Su özellikle bu coğrafyada büyük bir olasılıkla da petrol ve sanayi mallarından daha fazla öneme sahip bir tüketim malı olacaktır. Bu açıdan bakıldığında su yönetimi hayati derecede öneme sahiptir. Suyun doğru yönetimi ülkenin refah seviyesini artıracaktır.
Belki de önümüzdeki yıllarda yapılacak mevzuat değişikleriyle İSKİ enerji üretimi (özellikle kendi havzalarında kuracağı rüzgâr enerjisi) yapıp satabilecek, tarımsal sulama ve tarım alet ve edevatlarını üretip pazarlayabilecek, altyapı malzemeleri üretip yurt dışına ihraç edebilir bir duruma gelecektir.
DİPNOTLAR
1 Geçmişten Günümüze İstanbul’da Suyun Yönetimi, İstanbul 2009, s. 8.
2 İstanbul Su Şirketi, Dersaadet Su Şirketi ve Terkos Su Şirketi adıyla da bilinmektedir.
3 H. İbrahim Gül, “Terkos Su Şirketi”, doktora tezi, Marmara Üniversitesi, 2009, s. 2, 95.
4 H. İbrahim Gül, “İstanbul Su Şirketinin Su Verme Serüveni, Karşılaştığı Zorluklar ve Bazı Maddelerinin Tahlili”, Bülent Ecevit Üniversitesi Uluslararası Yönetim İşletme ve İktisat Dergisi, 2012, c. 8, sy. 17, s. 119.
5 Saadi Nazım Nirven, İstanbul Suları, İstanbul 1946, s. 201.
6 İSKİ 2004 Faaliyet Raporu, s. 14, www.iski.gov.tr.
7 Tarih Boyunca İstanbul Suları ve İstanbul Su ve Kanalizasyon Sorunu, İstanbul 1983, s. 50; ayrıca bkz. 2226 sayılı kanun, 4. vesika.
8 Tarih Boyunca İstanbul Suları, s. 51.
9 Tarih Boyunca İstanbul Suları, s. 51.
10 3359 sayılı kanun hükmünce, 2226 sayılı kanuna tâbidir.
11 Tarih Boyunca İstanbul Suları, s. 51; ayrıca bkz. 3659 sayılı kanun.
12 Aktarılan bu gelirlerin yeterli olup olmadığı araştırılması gereken bir konudur.
13 Tarih Boyunca İstanbul Suları, s. 51.
14 Tarih Boyunca İstanbul Suları, s. 52; ayrıca bkz. 1960 yılı 23 sayılı kanun.
15 Nirven, İstanbul Suları, s. 202; ayrıca bkz. Gül, “Terkos Su Şirketi”, s. 94.
16 Burhan Oğuz, Bizans’tan Günümüze İstanbul Suları, İstanbul 1998, s. 222.
17 Oğuz, Bizans’tan G ünümüze İstanbul Suları, s. 239.
18 İSKİ 2004 Faaliyet Raporları, s. 16.
19 Veysel Eroğlu, “İstanbul Su Meselesi ve Çözümü”, İçme Suyu Sempozyumu, İstanbul 1996, s. 1.
20 Tevfik Göksu (haz.), Geçmişten Günümüze İstanbul’da Suyun Yönetimi, İstanbul 2009, s. 48. Ayrıca bkz. 2560 sayılı kanun. Bunlarla birlikte ayrıca bkz. İSKİ ve İSKİ’yi yakından ilgilendiren bazı kanunlar: 5393 sayılı Belediye Kanunu, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu, 831 sayılı Sular Hakkında Kanun, 167 sayılı Yer Altı Suları Hakkında Kanun, 6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanunu, 3213 sayılı Maden Kanunu, 1053 sayılı Belediye Teşkilatı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun ve 3194 sayılı İmar Kanunu.
21 Tarih Boyunca İstanbul Suları, s. 53-54.
22 Tayfun Çınar, “Neoliberal Su Politikaları Doğrultusunda İller Bankası, DSİ ve Belediyelerin Değişen Rolü”, Jeoloji Mühendisleri Odası Haber Bülteni, 2006, sy. 3, s. 70.
23 İSKİ 2004 Faaliyet Raporları, s.17. Derelerin ıslahı daha sonraki yıllarda komisyon kararıyla alınmıştır.
24 İSKİ 2004 Faaliyet Raporları, s.17.
25 İSKİ 2012 Faaliyet Raporları, s. 53, www.iski.gov.tr.
26 Zekai Şen, “Osmanlı Su Dağıtım Hizmeti ve Maksem”, 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi, 2010, sy. 7, s. 49.
27 İSKİ 2004 Faaliyet Raporu, s.17.
28 İSKİ 2010 Faaliyet Raporu, s. 36, www.iski.gov.tr.
29 İSKİ 2010 Faaliyet Raporu, s. 230.
30 İSKİ ve Çevre, İstanbul, t.y. (İSKİ Yayınları), s. 61.
31 İSKİ ve Çevre, s. 61.
32 Mavi Haliç, İstanbul, t.y. (İSKİ Yayınları), s. 60.
33 13 Dünya Metropolünde Su Yönetimi: Benchmarking Çalışması, İstanbul 2004, s. 17-24. Bu şehirler Berlin, İstanbul, Johannesburg, Kahire, Londra, Madrid, Meksiko, Moskova, New York, Paris, Şanghay, Tahran ve Tokyo.
34 Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı, 1996, 53. Birleşim.
35 www.turedimuhendislik.com/melen.html
36 www.wikipedia.org./melen.
37 www.iski.gov.tr.İSKİ Devam eden projeler. Melen Projesi 2. Aşama.
38 www.ibbtube.Melen.
39 Oğuz, Bizans’tan Günümüze İstanbul Suları, s. 255-256.
40 Gül, “Terkos Su Şirketi”, s. 65-77.
41 13 Dünya Metropolünde Su Yönetimi.
42 13 Dünya Metropolünde Su Yönetimi.
43 Lütfi Şehsuvaroğlu, “Su Savaşları mı? Su Barışı mı?”, Osmanlı Su Medeniyeti Uluslararası Sempozyum Bildiriler Kitabı, İstanbul 2000, s. 146.