“Dört Kapı Kırk Makam” olarak bilinen kurallar, bütünüyle Türk-İslam kültürünün önemli isimlerinden Ahmet Yesevî ve onun takipçisi olan Hacı Bektaş-ı Velî tarafından biçimlendirilen Alevîlik, inanç bakımından Sünni İslam anlayışına göre bazı değişiklikler gösterse de daha ziyade İslam’ın içerisinde tasavvufi bir kol olarak değerlendirilmektedir. Tasavvufi İslam anlayışlarının ise farz ibadetlere ilaveten, kendine özgü usul ve erkânları (ritüelleri) bulunmaktadır. Dolayısıyla Alevî İslam anlayışının da kendine has birtakım ritüelleri vardır.
Otantik ifadesiyle ayin-cem olarak isimlendirilen bu ritüeller, Alevî öğretisi ve sosyal yaşantısının sürekliliği açısından merkezî bir yerde durmaktadır. Anadolu Alevîlerine göre, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin Kırklar Cemi’nin sembolize edilmiş şekli olan ayin-i cem, çeşitli aşamalardan geçtikten sonra kurumsallaşmıştır. Söz konusu cemler; bir kişinin yola alınması için yapılan ikrar cemi; iki aile arasında yol ve ahiret kardeşliği için yapılan musahiplik cemi; genellikle perşembeyi cumaya bağlayan akşam yapılan Abdal Musa cemi ve toplum içerisinde ergenlik çağına gelen gençler ile genel manada toplumsal düzenin sorgulandığı görgü cemi şeklinde dörde ayrılmaktadır. Anadolu Alevî toplum kesimlerinin ibadet şekli olarak değer yüklenen, fakat aynı zamanda sosyal yaşamın düzenleyicisi konumunda olan cemler, uygun şartları haiz olması kaydıyla her mekânda yapılabilir. Yani cemler için özel bir mekâna gerek duyulmamaktadır. Bu açıdan tarihî bir cemevi yapılanmasından söz etmek mümkün değildir. Cemler, geleneksel olarak daha ziyade köy odaları (meydan evi), dedelerin evi ya da uygun görülen herhangi bir yerde yapılagelmiştir.
Bağımsız cemevi yapılanmaları ise göç ve kentleşme hareketlerinin bir ürünü olarak modern dönemlerde ortaya çıkmıştır. Zira Türkiye’de 1950’lerle başlayıp her geçen gün artarak devam eden göç ve kentleşme hareketleri, toplumun bütün kesimleri gibi Alevîleri de yakından etkilemiş; başta inanç ve ibadetler olmak üzere ciddi sosyal değişimlere neden olmuştur. Kentlere yerleşmek durumunda kalan Alevîler, inanç ve ibadetlerini yerine getirme noktasında zorlanmışlar; uzun bir süre inanç ve ibadetlerini terk etmişlerdir. Hatta bu süreçte bir kısım Alevîler, farklı inanç ve ideolojileri benimseyerek geleneksel Alevîlikten uzaklaşmışlardır. Bu tür gelişmeler Alevîliğin silikleşmesine, belli bir dönemle sınırlı da olsa kamuoyunun gündeminden çıkmasına neden olmuştur. Ancak ilerleyen zamanlarda farklı iç ve dış nedenlere bağlı olarak inanç ve kültürlerini yeniden keşfetmişler, 1990’lı yılların başından itibaren özellikle ibadet ihtiyaçlarını giderebilme adına birtakım arayışlar içerisine girmişlerdir.
İlk başlarda daha ziyade yöresel örgütlenmelerde (hemşehri dernekleri) bir araya gelen ve ayin-i cemlerini buralarda yapmaya başlayan Alevîler, bu tarz örgütlenmelerin ihtiyaca cevap verememesi nedeniyle yeni yapılanmalar geliştirmişlerdir. Bu yapılanmalar Alevî kimliğini merkeze alarak, farklı bölge ve kentlerden gelen kişileri de kapsayan; aynı çatı altında ayin-i cemler dâhil her türlü ritüelin yapılabildiği inanç temelli dernek ve vakıf örgütlenmeleri olmuştur. Başka bir ifadeyle Alevîlerce kurulan dernek ve vakıflar dinî ihtiyaca göre şekillenmeye başlamıştır. Söz konusu örgütlenmelerden biri de İstanbul’un Kartal ilçesinde 1993 yılında kurulan “Kartal Cemevi Kültür Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Derneği”dir. İleriki zamanlarda vakıf statüsüne kavuşturulan dernek, bir adım daha öteye giderek, ritüellerini cemevi olarak inşa edilecek bağımsız bir birimde yapmaya karar vermiştir. Bu maksatla 1993 yılında Alevîlerin yoğun bir şekilde yaşadığı Kartal’da, Türkiye ve İstanbul’un ilk cemevi binası inşa edilmiştir. Bir yarışma neticesinde projelendirilen cemevinin mimarisinde tekke ve dergâh tipi bir mimari yansıtılmak istenmiştir. Bu ilk uygulamada, mimari üslup kaygısı taşınsa da sonraki dönemlerde yapılan cemevlerinde bu kaygıların devam ettirilmediği görülmektedir.
Cemevlerinin kendine has mimari bir anlayış geliştirememiş olması tarihî, kültürel ve siyasi birçok nedene bağlı olarak açıklanabilir. Ancak böyle bir durumun ortaya çıkmasında göç ve kentleşme ile birlikte, diğer bütün toplum kesimlerini de içine alan sosyoekonomik problemler daha etkili olmuştur. Zira ekonomik zorluklar içerisinde kente tutunmaya çalışan Alevî kesimler, dinî ritüellerini yerine getirebilecekleri sosyal mekânları bir an evvel inşa etmek istemişlerdir. Bu sebeple cemevlerinin çoğu, projelendirilmeden ruhsatsız ve kaçak olarak cemaatin kıtkanaat imkânlarıyla inşa edilmiştir.
Kentleşme olgusunun bir ürünü olarak son zamanlarda ortaya çıkan cemevlerinin, günümüz itibarıyla yasal bir statüsü bulunmamaktadır. Daha ziyade geçmişin tekke ve dergâh yapılanmaları örneğine benzer bir yapılanma çerçevesinde biçimlenmiş, modern toplumun ihtiyaçlarını da esas alarak, birtakım yeni işlevler üstlenmişlerdir. Bu işlevler arasında Alevî öğretisine has ritüellerin yerine getirilmesi, öğretinin yeni kuşaklara aktarılması, Alevîlik araştırmalarının yapılması, kültürel ve sanatsal faaliyetlerin icrası, Kur’an öğrenimi dâhil bilgisayar, muhasebe ve yabancı dil kurslarının düzenlenmesi, Alevî toplum kesimlerinin kültürel ve sosyal dayanışmasına imkân sağlayan çok farklı işlevler sayılabilir. 1990’lı yılların sonundan itibaren hızla artan cemevlerinin bazıları otantik Alevîlerin çoğu tarafından onaylanmasa da “Alisiz Alevîlik” tasarımını benimsemiş, sol grupların ideolojik faaliyetlerine de ev sahipliği yapabilmiştir.
İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre Ocak 2013 yılı itibarıyla Türkiye’deki cemevlerinin toplamı 937 olarak tespit edilmiştir. 64 tanesinin İstanbul’da olduğu görülen cemevlerinin 40 tanesi şehrin Avrupa yakasında; 24 tanesi ise Anadolu yakasında bulunmaktadır. İstanbul’da bulunan cemevlerinin dağılımı aşağıdaki gibidir.
İstanbul'daki Cemevlerinin Dağılımı |
|
Avrupa Yakası |
33 Kazlıçeşme Erikli baba Cemevi |
1 Adalar Cemevi |
34 Okmeydanı Cemevi |
2 Alibeyköy Cemevi |
35 Sarıyer Cemevi |
3 Armutlu Cemevi |
36 Seyit Seyfi Cemevi |
4 Arnavutköy Boğazköy Cemevi |
37 Seyrantepe Cemevi |
5 Aydınlı Cemevi |
38 Şahintepe Cemevi |
6 Bağcılar Cemevi |
39 Şişli Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür V. Cemevi |
7 Bakırköy Cemevi |
40 Yenibosna Cemevi |
8 Bayramtepe Sonevler Cemevi |
|
10 Cem Vakfı Beşiktaş Cemevi |
Anadolu Yakası |
11 Cem Vakfı Çatalca Cemevi |
1 Beykoz Kırklar Cemevi |
12 Erenler Kültür Cemevi |
2 Cem Vakfı Beykoz Cemevi |
13 Erikli Baba Cemevi |
3 Cem Vakfı Maltepe Cemevi |
14 Esenyurt Kıraç Cemevi |
4 Çekmeköy Ümraniye Cemevi |
15 Esenyurt Örnek Mahallesi Cemevi |
5 Esenyalı Seyit Seyfi Cemevi |
16 Fatma Ana Cem Kültür Evi |
6 Karacaahmet Cemevi |
17 Firüzköy Cemevi Avcılar |
7 Kartal Cemevi Vakfı |
18 Garipdede Cemevi Küçükçekmece |
8 Kartal Esentepe Cemevi |
19 Gazi Mahallesi Cemevi |
9 Kazım Karabekir Cemevi |
20 Gaziosmanpaşa Karayolları Cemevi |
10 Maltepe Gülsuyu Cemevi |
21 Güneşli Ateştuğla Cemevi |
11 Mustafa Kemal Cemevi |
22 Gürpınar Cemevi |
12 Pendik Sülüntepe Cemevi |
23 Güvercintepe Hacı Bektaş Veli Cemevi |
13 Samandıra Veysel Karani Cemevi |
24 Habibler Cemevi |
14 Samandıra Sarı Saltık Cemevi |
25 Halkalı Cemevi |
15 Samandıra Yunus Emre Cemevi |
26 Haramidere Cemevi |
16 Sarıgazi Cemevi |
27 Haydar Eren (HAKEV) Cemevi |
17 Sultanbeyli Cemevi |
28 İkitelli Cemevi |
18 Şahkulu Cemevi |
29 İstanbul PSAKD Esenler Cemevi |
19 Taşdelen Cemevi |
30 İstanbul PSAKD Eyüp Cemevi |
20 Tuzla Orhanlı Cemevi |
31 İstanbul PSAKD Gaziosmanpaşa Cemevi |
21 Uğur Mumcu Cemevi |
32 Kâğıthane Cemevi |
22 Ümraniye Ihlamur Kuyu Cemevi |
KAYNAKLAR
Öz, Gülağ, İslamiyet Türkler ve Alevîlik: Bin Dörtyüz Yıllık Muhalefet, Ankara 1999.
Yılmaz, Nail, Kentin Alevileri, İstanbul 2005.
http://www.cemevi.com/istanbul.html (01.10.2013).
http://www.kartalcemevivakfi.com/kurulus.asp (30.09.2013).
http://www.haber7.com/guncel/haber/1002426-hangi-ilde-kac-cemevi-var-liste (20.09.2013).