Nika Ayaklanması 532 yılının Ocak ayında Konstantinopolis’te neredeyse İmparator Iustinianos’un (527-565) tahtını kaybetmesiyle sonuçlanacak olan geniş çaplı karışıklığa verilen isimdir. Ayaklanmanın “Nika” adıyla anılmasının sebebi şehir Hipodrom’undaki araba yarışlarının hayranlarının çığlıklarıdır: İzleyiciler tuttukları araba sürücülerinin galip gelmeleri için “Galip gel!” veya “Muzaffer ol” anlamına Grekçe “Nika” [Zafer] diye bağırıyorlardı. Kadim zamanların sonlarına doğru Roma İmparatorluğu şehirleri sakinlerinin büyük bölümü Hipodrom’daki yarışların iptila derecesine varan takipçileriydi; gladyatör dövüşleri ve sürek avı Iustinianos’un tahta çıkmasından önce yasaklanmış ve böylece araba yarışları ve sessiz tiyatro oyunu [pandomima] halk eğlencesinin belli başlı kaynakları hâline gelmişti. Konstantinopolis Hipodrom’undaki yarışları aynı anda yaklaşık 100.000 seyirci izleyebiliyordu. Yarışlara dört büyük takım katılıyor ve bunlar isimlerini renklerinden alıyordu: En seçkinleri Maviler ve Yeşillerdi, fakat bunların yanında Kırmızılar ve Beyazlar da vardı. Bu takımların destekçileri sürekli olarak hem kendi aralarında hem de ara sıra zabıta güçleriyle yumruk yumruğa kavga ediyorlardı. Eskiden taraftar topluluklarının (veya hiziplerinin) belli dinî veya itikadi görüşleri veya bir toplumsal kesim gibi daha geniş alaka yahut menfaatleri temsil ettiği düşünülüyordu, ancak şimdi bunların nüfusun bütünü içinden çıktığı ve kendi tuttukları takımlarına bağlılık duygusuyla bir araya geldikleri daha muhtemel görünmektedir. Bu takımların mensuplarının imparatorluğun bir ucundan diğerine birbiriyle irtibatı vardı ve bazı durumlarda Hipodrom’un özel kısımlarının bunlara tahsis edildiği aşikârdır; aynı zamanda bunların mali ve siyasi çıkarları da vardı. İmparatorun kendisi bu hiziplerin çekişmelerinin üzerinde değildi. Mesela II. Theodosios (408-450) Yeşilleri tutuyordu, hem I. Iustinos’u (518-527) hem halefi Iustinianos’u (527-565) ise genellikle Maviler destekliyordu. Bir imparator büyük hiziplerden birine arka çıkarak kendisine nüfusun önemli bir unsurunun desteğini sağlayabiliyordu. Dolayısıyla Anastasios (491-518) dönemi sırf Kırmızıları tuttuğu ve böylece hem Mavileri hem Yeşilleri karşısına aldığı için başkalarından daha gürültülü geçmiştir.
532 Ayaklanması’nın ortaya çıkışında Hipodrom’un önemli bir yeri vardır. İmparator burada tebaasının karşısına çıkıyor, onlar da dert ve şikâyetlerini imparatora burada duyurabiliyorlardı. Ahali hiziplerin hep bir ağızdan belli bir teraneyle düzenli bir şekilde tekrarlayarak nazarı dikkatine getirdiği dilek ve şikâyetlerine imparatorun kulak vermesini bekliyordu. Sözgelimi onlar bu suretle bir devlet memurunun görevden alınmasını isteyebiliyor veya gıda maddelerinin fiyatları hakkındaki şikâyetlerini dile getirebiliyorlardı. İmparator da bir dileği yerine getirerek veya tam yerinde bir tevazu jestiyle onların takdirini kazanabiliyordu. Nitekim Anastasios, Kasım 512’de saraya bitişik imparatorluk locasında (kathisma) üzerinde kraliyet remizleri olmaksızın görünerek halkı teskin etmişti. Böylece imparator ile halk arasında Hipodrom’da cereyan eden duygusal teatiler için bir tür teamül hâlini almış bir tören teessüs etmişti. Bu törende her iki tarafın da oynayacak rolü vardı ve her biri kendi konumunu muhafaza etmek için dikkatle hareket etmek zorundaydı.
Hiziplerin fanatizm derecesindeki aşırı destekçileri, Nika Ayaklanması’ndan önceki on yıllar içinde giderek büyümüş ve daha pervasız hâle gelmişti. İmparator Anastasios bunların yarattığı şiddeti bastırmak için sert önlemler almış ve bu önlemler bir ölçüde onların taşkınlıklarını azaltmıştı. Fakat I. Iustinos döneminde aynı sıkıntılar yeniden patlak verdi. Anlaşılan Iustinianos Mavileri destekliyor ve onları cezai müeyyidelerden kısmen muaf tutarak yasaları çiğnemelerine müsaade ediyordu. Bu muhtemelen amcasını takiben tahta çıkacağı zaman, Mavilerin desteğini yanına çekme düşüncesinin bir sonucuydu. Ne var ki Iustinianos tahta çıktıktan sonra, eski destekçilerinin kendisinden uzaklaşma riski yaratacak kadar sert bir tutum takındı.
Nika Ayaklanması sadece İmparator Iustinianos’u neredeyse tahtından etmekle sonuçlanacağı için değil, fakat aynı zamanda bu türden başka kargaşalara nazaran daha iyi belgelendiği için de daha fazla dikkat çekmiştir. Iustinianos’un İtalya ve Kuzey Afrika’daki fetihlerini ve doğu sınırındaki savaşlarını anlatan tarihçi Kaisareialı Prokopios isyan sırasında kumandan Belisarius’un hukuk müşaviri olarak Konstantinopolis’te bulunuyordu. Prokopios her ne kadar peşin hükümlü de olsa, olayları bir görgü tanığı olarak anlatır. Keza aynı zamanlarda yaşamış olan vakanüvis Ionnes Malalas, ayaklanmaya dair tafsilatlı bir izahat sunar ve anlattıkları daha sonraki döneme ait iki vekayiname, Chronicon Paschale ve Theofanes kroniği tarafından tamamlanabilir. Bu son iki vekayiname elimizdeki Malalas metninde kayıp olan bazı unsurları da içinde barındırır. Suriyeli tarihçi Mytileneli Düzmece-Zachariah tıpkı Comes Marcellinus’un Latince vekayinamesi ve Lydialı (Lidyalı) Ioannes’in daha umumi eseri Roma Devletinin Yüksek Görevlileri Üzerine gibi destekleyici ve tamamlayıcı nitelikte birkaç ayrıntı sunar.
10 Ocak 532’de Konstantinopolis Valisi Eudemonos, yedi taraftarı Sykai’de (Galata) cinayet sebebiyle idam ettirdi. Mavi ve Yeşillerden birer taraftar asıldıkları ipin kopması sebebiyle kurtuldu. Bunlar kaçırıldı ve civardaki bir manastıra yerleştirildi, daha sonra burası askerlerce kuşatıldı. 13 Ocak Salı günü Hipodrom’un taraftar grupları kaçakların affedilmelerini istediler, fakat Iustinianos cevap vermedi. Bu yüzden yarışların sonuna doğru Maviler ve Yeşiller “Nika” naralarıyla birleştiler ve öfkeyle sağa sola saldırmaya başladılar. İmparator ve maiyeti zor bela saraya sığındı. Akşam hiziplerin mensupları bu iki taraftarın serbest bırakılmasını sağlayamadığı için Vali Eudemonos’un karargâhını ateşe verdi. Bunun üzerine imparator oyunları çarşamba günü devam ettirerek gerginliği düşürmeye çalıştı fakat kalabalıklar imparatorun bu kararına Hipodrom etrafındaki alanı ateşe vererek cevap verdi. Muhtemelen Iustinianos’un hiziplerin (nispeten önemsiz) talebini cevaplamayı ihmali veya doğrudan isyancıların üzerine askerî birlikleri göndermekte zafiyeti bir zayıflık işareti olarak yorumlandı ki bu belki de hadiselerin aldığı seyri açığa kavuşturur.
İsyancılar bu noktada yeni talepler ileri sürdüler ve Vali Eudemonos’un, muhafız kıtası komutanı Kappadokialı Ioannes’in ve quaestor (hukuk müşaviri) Tribonianus’un azlini istediler. Bu tür azil talepleri yeni bir şey değildi ve böyle bir durumda ise, Iustinianos’un yüksek zümreden muhaliflerinin işin içine karışmış ve olayların seyrinde perde gerisinden etkili olduklarına delalet edilebilir. Yine de imparator talepleri kabul etti ve acilen üç yeni yüksek memur atadı. Ancak hizipler sakinleşmedi ve ayaklanma devam etti. Bunun üzerine imparator, kaybolan düzeni yeniden tesis etmek için Belisarius ve kuvvetlerini asilerin üzerine gönderdi. Her ne kadar Belisarius kuvvetleri asilere ağır kayıplar verdirdiyse de başkentin kalabalık sokaklarında savaşmaya alışkın olmayan askerler için kontrolü yeniden ele geçirmek mümkün olmadı. 15 Ocak Perşembe günü kalabalık bir topluluk İmparator Anastasios’un en küçük yeğeni Probus’u imparator ilan etti, ancak Probus’un evde olmadığı anlaşılınca evi ateşe verildi. Sokak çatışmaları 16 Ocak Cuma günü de devam etti ve şehir merkezinin büyük bölümünün tahribiyle sonuçlandı. Bu arada Iustinianos Thrakia’dan daha fazla kuvvet çağırdı ve 17 Ocak Cumartesi günü asilerin üzerine sevk edildi ki neticede şehrin gördüğü zarar ve yıkım daha da artı.
Cumartesi akşamı Iustinianos, Anastasios’un o zamana kadar imparatorluk sarayında kalmış olan diğer iki yeğeni, Hypatius ve Pompeius’u saraydan çıkardı. Bu şaşırtıcıydı, çünkü bu ikisi açıkça taht için muhtemel rakipler arasındaydı; ilk başta bu iki kardeş, imparatorun Hipodrom’da bir araya gelmiş olan isyancıları bertaraf etmesini kolaylaştırmak için asilerle birlikte hareket etmeyi kabul etmiş olabilirler, fakat kesin bir yargıda bulunmak imkânsızdır. 18 Ocak Pazar akşamı Iustinianos hükümdarlık tacı olmaksızın Hipodrom’da göründü ve halkın affını talep etti. İmparatorun bu hareketi kalabalığın bir bölümünün desteğini kazandı fakat başkaları bunu zayıflık olarak görüp sataşma ve küfürlerle karşıladı. Iustinianos bu yüzden Hipodrom’dan çıkmak zorunda kalırken başka taraftarlar Hypatius’un etrafında toplandı ve kendisine hemen oracıkta uydurma bir imparatorluk kıyafeti giydirdiler. Hypatius ardından Hipodrom’daki imparatorluk locasına oturdu. Iustinianos bu noktada şehri terk etmeyi düşünüyordu; belki kaçarak fakat belki de daha ziyade başlatmak üzere olduğu katliamla ilişkilendirilmemek için. Fakat ne olursa olsun gitmedi; Prokopios, imparatorun karısı Theodora’nın heyecanlandırıcı bir konuşma yaparak onun azmini pekiştirdiğini iddia etmektedir. Bunun yerine, düzeni yeniden sağlamak için birkaç komutana, halkın Hypatius’u imparator ilan etmek amacıyla toplandıkları Hipodrom’a girme emri verildi. Aynı zamanda hadım (general) Narses, Iustinianos’u desteklemeleri için hiziplere para dağıttı.
Saldırının kumandanlığını Belisarius üstlendi. Belisarius, Hypatius’un etrafında toplanan askerlerden dolayı Hipodrom’daki imparatorluk locasına saray üzerinden giremediyse de, farklı bir yoldan girdi ve gün sonunda arkasında 30.000 ölü bırakacak olan bir katliam böyle başladı. Takip eden 19 Ocak Pazartesi günü, Hypatius ile Pompeius idam edildi ve isyana karışmış olan senatörlerin mal varlıklarına el konuldu. Hemen akabinde şehir merkezinin yeniden inşası için tasarılar hazırlandı. Bölgenin inşası gerçekten o kadar büyük bir hızla gerçekleştirildi ki kimi uzmanlar Iustinianos’un ayaklanmayı sadece muhalefeti sindirmek için değil fakat hırslı inşaat tasarılarına meydan açmak için kışkırttığını bile ileri sürdüler.
KAYNAKLAR
Bell, P.,Social Conflict in the Age of Justinian: Its Nature, Management and Mediation, Oxford 2013.
Dagron, G., L’Hippodrome de Constantinople: Jeux, Peuple et Politique, Paris 2011.
Evans, J.A.S., The Emperor Justinian and the Byzantine Empire, Westport, CT, 2005.
Greatrex, G., “The Nika riot: a reappraisal”,Journal of Hellenic Studies, 1997, sy. 117, s. 60-86.
Leppin, H.,Justinian: Das Christliche Experiment, Stuttgart 2011.