A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined index: HTTP_ACCEPT_LANGUAGE

Filename: core/Public_Controller.php

Line Number: 89

Backtrace:

File: /var/www/html/application/core/Public_Controller.php
Line: 89
Function: _error_handler

File: /var/www/html/application/core/Public_Controller.php
Line: 51
Function: language_control

File: /var/www/html/index.php
Line: 282
Function: require_once

BYZANTION’DA İDARİ YAPI VE TOPLUM | Büyük İstanbul Tarihi

BYZANTION’DA İDARİ YAPI VE TOPLUM

Bir Megara kolonisi olan Byzantion’u bu statüsüyle bir “apoikia” olarak adlandırmak gerekmektedir. Megara’nın diğer kolonilerinde en yüksek devlet görevlisi (eponym magistrat: yıla adını veren yüksek devlet memuru) basileus olmasına karşın, Byzantion’da “hieromnamon” idi. Byzantion’un üyelerinin “pentekaideka” (on beşler) olarak adlandırıldığı bir meclisi vardı. Byzantion halkının hekatostys denen yüzlük gruplar hâlinde sınıflanmış olduğu bilinmektedir; bu tür hekatostys adlarına örnek olarak Bathonea, Philoktorea ve Krateinea gösterilebilir.

Byzantion’da tam hukuka sahip vatandaşların yanı sıra “metoikoi” olarak adlandırılan özel statüye sahip yabancılar da yaşıyordu. Aristoteles’e atfedilen Oikonomika adlı eserde bunlardan söz edilmektedir. Kentte ikamet eden özel statüye sahip yabancılar toprak sahibi olamıyorlardı. Yine aynı eserden öğrendiğimize göre, Byzantionlular ekonomik kriz dönemlerinde devlet arazilerinde ekili olan toprakları belli bir süre için, boş arazileri ise süresiz kiraya veriyorlardı. Mallarına el konulan din adamlarına ise gymnasion, agora ve liman civarındaki devlete ait diğer kamu arazileri veriliyordu.

Arkadios Sütunu’nda resmedilen Bizans askerlerinin temsili çizimleri (Coignard)

Aristoteles’ten, Byzantion’daki bazı meslek grupları hakkında da bilgi sahibi olabiliyoruz: Balıkçılar, tuz tüccarları, hokkabazlar, medyumlar, büyücüler vb. kişiler, kazançlarının üçte birini vergi olarak veriyordu. İstanbul ve civarında ele geçen mezar taşlarında bir astronom, bir ebe, Mousa adlı kadın doktor, Athenodoros adlı bir eğitmen (paidagog), Byzantion’da görev yapan Apollonnides (Miletoslu) ve Iatrokles (Mylasalı) adlı yargıçların adları geçmektedir. Eğitmene ait olan mezar taşı bugün Washington, DC’de Smithsonian Institute bünyesindeki Museum of Natural History’de (Doğa Tarihi Müzesi) bulunmaktadır. Söz konusu mezar taşı, 1912 yılında Taksim’de yapılan bir kazı sırasında bulunmuştu. M.Ö. II. yüzyıla tarihlenen mezar taşının üzerinde, bir taburede (diphros) oturan kısa sakallı bir erkek figürü ile hemen yukarısında “Paidagog (eğitmen) Athenodoros, elveda.” yazısı yer almaktadır. Buradaki mezar taşında geçen paidagog kelimesi, aslında bir tür ev kölesi olarak çalışan ve görevi çocukları okula götürmek, ödevlerinde ve eğitiminde onlara yardımcı olmaktı.

Yine Aristoteles’ten öğrendiğimize göre, Byzantionlular ekonomik kriz dönemlerinde devlet arazilerini kiraya vermelerinin yanı sıra, o sırada Karadeniz’de seyrüsefer hâlinde olan ticaret gemilerini de geri çağırıyorlardı. Balıkçılık ve tarımın Byzantion ekonomisi için önemli gelir kaynaklarını oluşturduğu ve Byzantion’un Boğaz’dan geçen gemilerden aldığı gümrük vergisi ile ekonomik durumunu güçlendirdiği açıktır. Kaynaklar, Byzantionluların Karadeniz’in kuzeyindeki ülkelerle yaptıkları ticaretten bahsetmektedir. Boğaz üzerinde yer alan Byzantion gibi bir kentin ekonomik gelişmesi, bu ticaret trafiği ile doğru orantılı olarak gelişiyordu.

Sikkelerden anlaşıldığına göre Byzantion, M.Ö. V. yüzyıl sonlarından başlayarak, karşı kıyıdaki Khalkedon (bugün Kadıköy ilçesi) ile dostça ilişkiler içine girmiştir. Her iki kentin ilk dönem sikkelerinde ön yüz tipleri aynıdır. Her ikisi de sikke tipi olarak sığırı seçmiştir. Byzantion sikkelerinde yunus üzerinde inek, Khalkedon sikkelerinde ise buğday başağı üzerinde boğa durmaktadır. Ayrıca, M.Ö. II. yüzyılda bu dostluk öylesine ilerlemiştir ki tip dışında bu kez kentler, kendi adlarını sikke üzerine yan yana yazdırmışlardır.

Byzantion’un Mysia bölgesinin Kyzikos (bugünkü Erdek) kenti ile iyi ilişkiler içinde olduğunu, İskender’in komutanlarından Hellespontos Frigyası satrabı Arrhidaios’un, M.Ö. 319’da Kyzikos’a saldırısı sırasında Byzantionluların Kyzikos’a destek vermesinden anlıyoruz. Ayrıca, Mysia topraklarındaki Daskilitis Gölü’nün (Manyas Gölü) etrafındaki toprakları da (ve olasılıkla göldeki balıkları da) her iki kent, ortaklaşa kullanıyorlardı. Byzantionlular dış düşmanlara karşı Perinthos (Marmara Ereğlisi) ile ittifak hâlindeydiler.

Byzan­ti­on’un komşularıyla dostça ilişkileri Roma İmparatorluğu döneminde de sürmüş, bu kez Nikaia (İznik) ve Bizye (Trakya’daki Vize) ile ittifak/dostluk (homonoia) sikkeleri basılmıştır. Nikaia ile Trebonianus Gallus, Volusianus, I. Valerianus, Gallienus ve Macrinus dönemlerinde; Bizye ile I. Philippus döneminde homonoia sikkeleri basılmıştır (Bizye ile olan Bizye’de basılmıştır). Bu sikkelerin bazılarında sikke tipi olarak palamut balıkları seçilmiştir.

Byzantion, kuruluşundan ancak yaklaşık 250 yıl sonra sikke basmaya başlamıştır. Geç basmasının nedeni olarak, M.Ö. VII-VI. yüzyıllarda Pontos (Karadeniz) ile olan ticarette sikke yerine değiş-tokuş sisteminin egemen olması ve yine M.Ö. VI-V. yüzyıllarda Kyzikos altın staterlerinin, bugünün Amerikan doları gibi o bölgede tek geçer akçe olması gösterilmektedir. Antik kaynaklarda (Aristofanes) Byzantion’un M.Ö. V. yüzyıl sonlarında demir sikke bastırdığı söylenir fakat günümüze kalmış herhangi bir örnek yoktur. Byzantion’un ilk gümüş sikkeleri M.Ö. V. yüzyıl sonlarına ya da M.Ö. IV. yüzyıl başına tarihlendirilmektedir. Kent, sikke darbını (bazı kesintilerle) Roma İmparatoru Gallienus’a kadar sürdürmüştür. Roma İmparatorluğu öncesindeki sikkelerin ön yüzünde tanrı ve tanrıça başları tasvir edilirken, Roma İmparatorluğu döneminde imparator veya imparator aile üyelerinin başları tasvir edilmiştir. Ayrıca, bugünkü Türk bayrağında yer alan hilal ve yıldız motifi de neredeyse günümüzden 2.000 yıl öncesinde, Roma İmparatorluğu dönemi Byzantion sikkelerinde severek kullanılmıştır.


Bu makale Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi adlı eser içerisinde 2015 yılında yayımlanmıştır.

Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.

ALT BAŞLIKLAR
İlgili Makaleler