A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined index: HTTP_ACCEPT_LANGUAGE

Filename: core/Public_Controller.php

Line Number: 89

Backtrace:

File: /var/www/html/application/core/Public_Controller.php
Line: 89
Function: _error_handler

File: /var/www/html/application/core/Public_Controller.php
Line: 51
Function: language_control

File: /var/www/html/index.php
Line: 282
Function: require_once

İSTANBUL SANAYİ ODASI | Büyük İstanbul Tarihi

İSTANBUL SANAYİ ODASI

Osmanlı’nın ilk yerli ticaret odası, 14 Ocak 1880’de kurulan Dersaadet Ticaret Odası’dır. Bundan kısa süre sonra 7 Temmuz 1880’de de Dersaadet Sanayi Odası kurulmuştur. Fakat bu oda ancak iki sene sonra faaliyete geçebilmiştir. Ticaret, sanayi ve ziraat odaları 1889’da tek çatı altında toplanmıştır. 1908’de ülkedeki odaların sayısı 160’ı aşmasına rağmen, İstanbul ve birkaç önemli kent dışındakilerin varlıkları kâğıt üzerinde kalmıştır. Ziraat Odası 1910’da bir düzenleme ile Ticaret ve Sanayi Odası’ndan ayrılmıştır.

Cumhuriyet’in ikinci yılında çıkarılan 655 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları Kanunu ile odalar tüzel kişilik kazanmış ve odalara üye olma zorunluluğu getirilmiştir. Odalar, liberal genişlemelerin devam ettiği ve ekonomide Ankara hâkimiyetinin henüz kurulmadığı 1920’lerde ülke ekonomisinin nabzını tutan kurumlar iken, 1930’larda iktisadi devletçilik tercihiyle etkinliklerini yitirmeye başladılar. 1943 yılında yürürlüğe giren 4355 sayılı kanunla odalar üzerindeki hükûmet yetkisi daha da yoğunlaşmıştır.

1950’de çıkarılan 5583 sayılı kanun Cumhuriyet döneminde ilk kez yabancı sermaye yatırımlarına izin veren bir iktisadi ortam yaratıyordu. Aynı yıl çıkarılan 5590 sayılı kanunla, odalar tekrar özel teşebbüsün sözcüsü hâline gelmeye başladı. Ticaret odalarından bağımsız sanayi odalarının kurulabilmesi de bu kanunla gündeme geldi. Siyasi iktidarla birlikte değişen politikalar sonucu özel sektör faaliyetleri yoğunlaşırken İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası (İTSO) faaliyetleri de genişledi. İTSO, geniş temsil yetkisiyle hükûmetin ekonomik, mali, ticari politikalarının saptanmasında rapor ve önerileriyle etkili oldu.

1a- <em>İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Mecmuası</em>’nın 1935 yılına ait bir sayısı

1b- <em>İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Mecmuası</em>’nın 1935 yılına ait bir sayısı

İstanbul Sanayi ve Ticaret Odası, 12 Ekim 1951 tarihinde İstanbul milletvekilleriyle bir toplantı yaptı. Bu toplantıda tüccar ve sanayicilerin sorunları konuşuldu. Hem tüccar hem de sanayicilerin çözümlenmesini istediği farklı sorunları vardı. Oda Meclisi 30 Mayıs 1952 tarihli toplantısında İTSO; İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) olarak ikiye ayrıldı. 1.000 civarında büyük sanayici yeni kurulan İSO bünyesine geçerken, 5.000 kadar küçük sanayici ve tüccar İTO’da kaldı. Ayrı bir tüzel kişilik olarak teşkilatlanan İSO 1952’de Eminönü Dördüncü Vakıf Han’ın üst katındaki birkaç odada sınırlı bir kadroyla çalışmaya başladı.

Kuruluşundan kısa bir süre sonra ekonomide liberal politikalardan vazgeçilmesi İstanbul Sanayi Odası’na önemli görevler yükledi. Bir kamu kuruluşu niteliğinde faaliyet gösteren İSO, öncelikle sanayi şirketlerinin ham madde ve yardımcı işletme maddeleri ihtiyaçlarına göre bakanlık tahsislerini dağıtmakla görevlendirildi. Bunun yanında, Odalar Birliği kriterlerinin uygulanmasını da İSO sağladı.

1960 ihtilali, doğası gereği devletçi yapıyı kuvvetlendirmişti. Yürütmeyi elinde tutan Millî Birlik Komitesi, idareye yönelik baskı grubu olabileceği endişesiyle ticaret ve sanayi odalarını kapattı, kadrolarını dağıttı. Dönemin önemli sanayicilerinden oluşan bir heyet tarafından bunun yanlışlığının hükûmete iletilmesi üzerine, yeni bir seçim yapılarak odaların açılması kararı alındı. Ancak Millî Birlik Hükûmeti, bazı özel şirketlerin yönetimlerinin de değişmesini talep ediyordu.

İş adamlarının çabaları neticesinde yeniden teşkil edilen İstanbul Sanayi Odası Meclisi, idareyle mutabakat sağladıktan sonra, hükûmete girecek sanayi bakanı seçmekle görevlendirildi. İSO Meclisi’nde adı en çok zikredilen bakan adayları arasında Vehbi Koç vardı. Ancak Vehbi Koç’un bakanlığı kabul etmemesi üzerine Şahap Kocatopçu, Millî Birlik Hükûmeti’ne İstanbul Sanayi Odası Meclisi’nin sanayi bakanı adayı olarak sunuldu ve Ankara’da kabul gördü. Birkaç ay önce kayıtsız şartsız kapatılan İSO’nun adayı sanayi bakanı yapıldı.

İSO, 5174 sayılı kanunun verdiği görevler doğrultusunda, bir imalat işletmesinin kuruluşundan başlayarak sanayicilerin üretim ve ticaret faaliyetlerinin her aşamasında ihtiyaç duydukları temel bilgilendirme, belge ve raporlama hizmetlerini sunmaktadır. Bu kapsamda, işletmenin kuruluşundan faaliyet sonlandırmaya kadar üyelik, güncelleme ve kayıt silme işlemleri dışında, ihtiyaç duyulan kapasite, ekspertiz ve bilirkişi raporlarının temini, yatırım teşvik ve serbest dolaşım belgeleri gibi üretim ve ihracatta gerekli belgelerin edinilmesine yardım ile, sanayi faaliyetlerine ilişkin diğer belgelendirme ve bilgilendirme çalışmalarını yürütmektedir. İSO’nun kamuoyunda en bilinen faaliyeti, yıllık olarak hazırlanan Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesidir.

İSO, Türkiye sanayi üretiminin üçte birinden fazlasını gerçekleştiren kuruluşların temsilcisidir. İSO üyeleri tarafından yaratılan katma değerin Türk sanayi sektörü içindeki payı %35-%40 arasındadır. İSO üyesi kuruluşların toplam çalışan sayısı, Türkiye imalat sanayi çalışanlarının yaklaşık %16-%17’sidir. Diğer bir ifadeyle, İSO üyesi işletmelerin ortalama istihdamı, Türkiye ortalamasının iki katından fazladır. Türkiye’nin toplam ihracatı içinde İSO üyelerinin payı da yaklaşık %35 civarındadır. Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunun yaklaşık yarısı İSO üyesidir. Türkiye’nin 1.000 büyük sanayi kuruluşunun yaklaşık dörtte biri İSO üyesi olmasına rağmen, 1000 büyük sanayi kuruluşu tarafından yaratılan brüt katma değerde İSO üyesi kuruluşların payı %40’ın üzerindedir.

Bir cephesi İstiklal Caddesi’ne, diğeri Meşrutiyet Caddesi’ne bakan ve bir geçitle bu iki caddeyi birleştiren Tepebaşı’ndaki Odakule binası İSO ile özdeşlemiştir. İSO yönetimi, 6-7 Eylül Olayları sırasında hasar görmüş binalardan olan Karlman Pasajı’nı Ziraat Bankası’ndan satın aldı. Odanın amacı, Türkiye’deki sanayinin üretim gücünü halka duyurmak için burada bir sürekli sergi mekânı oluşturmaktı. Geçmişi dikkate alındığında burasının seçilmesi anlamlıydı. Günümüzde 23 katlı ofis binası olan Odakule’nin yerinde 1870-1926 yılları arasında İstanbul’un ilk çok katlı mağazası olan Bonmarşe (Bon Marche), 1926’dan 1960’lara kadar Karlman (Carlmann) Pasajı vardı. İkisi de İstanbul’un ilk büyük alışveriş merkezlerindendi. Bertoli Kardeşlerin sahibi olduğu Bonmarşe, İstanbul’da büyük mağazacılığın ilk örneğiydi. Her türlü ürünün satıldığı bu mağaza 1850’lerde Pera’nın önemli ailelerinden Alleon ailesinin konutunun yerine inşa edilmişti. Bonmarşe 1896 yılında Pera’nın ünlü konfeksiyon mağazasının sahibi Karlman ailesine geçti. 1942 yılında Varlık Vergisi nedeniyle Karlman ailesi kontrolünden çıkan bina uzun yıllar Osmanlı Bankası deposu olarak kullanıldı. Daha sonra Ziraat Bankası mülkiyetine geçen bina, İSO’nun girişimleriyle satın alınıp 1970’lerin başında yıkılarak yerine günümüzdeki bina inşa edilmiştir.

İstiklal Caddesi üzerinde eski Berber Çıkmazı ile Saka Salim Çıkmazı arasında yapılmış olan binanın mimarları Kaya Tecimen ve Ali Taner’dir. Binanın zemin katı, Karlman Pasajı gibi, İstiklal Caddesi ile Meşrutiyet Caddesi’ni birbirine bağlayan geçit biçiminde tasarlanmıştır. Pasajın etrafındaki dört parsel de satın alınarak büyük bir projeye uygun hâle getirilmiştir. 1970’lerde İstanbul Kulübü yerine inşa edilen Intercontinental (daha sonra Etap Marmara, hâlen The Marmara) ve Taksim Belediye Gazinosu yerine inşa edilen Sheraton (daha sonra Ceylan, hâlen Intercontinental Istanbul) otelleri ile Harbiye Orduevi’nden sonra şehrin dördüncü yüksek binası olan kule, İSO’nun da simgesi hâline gelmiştir. İnşa edildiği yıllarda gökdelen olarak adlandırılan bina, günümüzde Beyoğlu’nun tarihî dokusuyla uyumsuzluğu nedeniyle gökdelen parodisi olarak nitelendirilmektedir. Günümüzde Odakule’nin tek katı İSO’nun kullanımındadır. İSO’nun merkezi Meşrutiyet Caddesi üzerinde, Beyoğlu Öğretmenevi yanında mimar Kambanakis tarafından 1880’lerde inşa edilmiş ve daha önce otel, atölye ve İstanbul Şehir Konservatuvarı olarak kullanılmış tarihî binadır.

KAYNAKLAR

Çalışlar, İzzeddin, İstanbul Sanayi Odası’nın Ellinci Yılında Türk Sanayii, İstanbul 2002.

Türkiye’nin Modern Sanayiye Açılan Kapısı, İstanbul 2012.


Bu makale Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi adlı eser içerisinde 2015 yılında yayımlanmıştır.

Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.

ALT BAŞLIKLAR
İlgili Makaleler