A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined index: HTTP_ACCEPT_LANGUAGE

Filename: core/Public_Controller.php

Line Number: 89

Backtrace:

File: /var/www/html/application/core/Public_Controller.php
Line: 89
Function: _error_handler

File: /var/www/html/application/core/Public_Controller.php
Line: 51
Function: language_control

File: /var/www/html/index.php
Line: 282
Function: require_once

İSTANBUL’DA KULLANILAN YAZI ALETLERİ VE MALZEMESİ | Büyük İstanbul Tarihi

İSTANBUL’DA KULLANILAN YAZI ALETLERİ VE MALZEMESİ

Hüsn-i hat eserlerinin hazırlanmasında lüzumlu olan alet ve malzemenin bir kısmı İstanbul dışından gelmekle beraber, çoklukla “yerli”dir. Topluca gözden geçirirsek;

Kalem: Hattın yazılmasında gerekli olan kamış kalem için, İstanbul civarındaki göl ve dere kenarlarında yetişen kamışlar müsait değildir. Kalem vasfını taşıyanlar, şehrimizden çok uzaklardaki rutubetsiz beldelerin sazlıklarından elde edilir ve kurutulduktan sonra kullanılabilir hâle gelir (Resim 1). Ancak, celî yazılar için tornada çekilen ağaç kalemler İstanbul’da imal edilmiştir.

Kâğıt: İstanbul’a kâğıt önceleri doğu ülkelerinden, ayrıca İtalya’dan ithal edilirdi. Bunlar, kaynatıldıklarında suya rengini veren maddelerden (çay, soğan kabuğu, taze ceviz kabuğu vb…) faydalanılarak tekneye yatırılıp renklendirilir; daha sonra un veya nişasta pişmişi yahut şapla lüzûceti giderilmiş yumurta akı gibi maddeler kullanılarak aharlenir, yani cilalanırdı. Bu bittikten sonra ahar tabakasının çakmak mühresi (Resim 2) ile kâğıda tespiti de İstanbul/Vezneciler’deki Kâğıtçılar Çarşısı’nda mühreciler tarafından gerçekleştirilirdi. Aharleme ve mühreleme işlemini bizzat yapan hattatlar da vardır.

1-  Hat sanatında kullanılan çeşitli kalemler

2-  Hat sanatında kullanılan muhtelif aletler Çakmak mühresi, kâğıt makasları, maktâ üzerinde kalem, kalemtıraşlar

İstanbul’da kâğıt XVIII. asırdan itibaren Yalakâbâd (Yalova), Kâğıthane ve Beykoz’da yerli olarak imal edilmekle beraber, Avrupa’dan getirilmesine de ihtiyaç duyulmuştur.

İs Mürekkebi: Bu mürekkebin ana maddesi olan is, beziryağı, balmumu, neftyağı, son devirde de gaz yağı gibi maddelerin Edirnekapı/Ayvansaray arasında, Bizans devrinden kalma Tekfur Sarayı’ndaki ishanelerde yakılmasıyla elde edildikten sonra Vezneciler’deki mürekkepçilere satılır; onlar da arapzamkı eriyiği ve sair maddelerle isi taş havanlarda döverek is mürekkebini imal ederlerdi.

Renkli Mürekkepler: İs mürekkebi dışında mushaf yazımında kullanılan beyaz renkli üstübeç mürekkebi ve kırmızı renkle konulması âdet olan tevakkuf (secâvend) işaretleri için zencefre (tabii cıva sülfürü) ile yapılan surh mürekkeb de İstanbul’da hazırlanırdı. Hindistan’dan getirilen kurutulmuş kırmız böceği ile yapılan la’l mürekkebi ise -herhâlde bir canlının ölümü ile hazırlandığından- mushaflarda kullanılmamıştır.1

Varak Altın: Altın varakçılar tarafından hususi çekiçleriyle zar arasında dövülerek inceltilen yüksek ayarlı varak altın İstanbul mamulatıdır. Bu hâliyle sıva üstü cami yazılarında (kubbe, kuşak…), büyük levhalarda -kalıptan tebeşir tozuyla silkelenmiş- yazıların lika (miksiyon) denilen yapıştırıcıyla koyu renge (siyah, neftî, vişneçürüğü, lacivert…) boyanmış mukavvaya resmedilmesinde kullanılır.

Varak altının arapzamkı veya bal ile tabakta ezilerek inceltilmesiyle elde edilen ezilmiş altın, kalıptan yukarda anlatılan usulle silkelenmiş yazıların resmedilmesinde İstanbul’da çok kullanılmıştır. Bu şekilde işlenmiş levhalara zer-endûd (sürme altın) adı verilir (Resim 30, 38, 40).

Kalemtıraş: Kamış kalemin ağzını yazar hâle getirmekte kullanılan kalemtıraşın (Resim 2) en güzelleri İstanbul’da kalemtıraşçılar tarafından imal olunmuştur. Çifte su verilmiş çelikten yapılan ve tîg (namlu) adı verilen kesici kısma; mercan, fildişi, pelesenk, sedef, altın kakmalı çelik gibi kalemtıraşın maddi değerini arttıran bir sap takılırdı. Kalemtıraş ustaları Kapalıçarşı ve Galata semtlerinde çalışırlardı.

3- Muhtelif maktâlar

Maktâ (Makta‘): Kalemin üzerinde katt ve şakk işlemlerinin icra edildiği makta aletinin (Resim 3) kıymetlileri, bilhassa XIX. yüzyılın mevlevîhanelerinde Mevlevî dervişlerince fildişinden kıl testeresi ve çakı kullanılarak imal olunurdu. Kızıldeniz’in sedeflerinden yapılan maktalar ise Kudüs’ten gelir ve “Kudüs işi” olarak tanınırdı.

Kalemtıraş, makta ve divit ustaları, mesleklerinde yetişip de bağlı oldukları esnaf teşkilatı tarafından peştemal kuşatıldıktan sonra kendilerine verilen mahlası eserlerinde kullanırlardı. Bu sebeple, anılan aletleri imal edenlerin mahlasları, zamanımıza kalan eserlerinden öğrenilmektedir.

Divit, Kubur (Kubûr): Hüsn-i hat meşgalelerini sabit mekânda sürdürmeyen hattatların, beraberlerinde taşıdıkları aletlerden divit (Resim 4) ismini taşıyanı, yanında çıkma hokkası bulunan, ekseriya gümüşten mamul ve bir prizma şeklindedir. Kubur (Resim 5) ise çoklukla madeni (pirinç, alpaka…) olup silindir biçiminden dolayı bu adla tanınır. Hokkası ve rıh serpmeye yarayan rıhdanı üst ve alttan esas gövdeye bağlıdır. Üsküdar’ın Zeynepkâmil semti civarındaki Divitçiler Mahallesi, anılan aletin imal yerinin eskiden burası olduğunu göstermektedir. Kubur da muhtemelen aynı mahallede yapılıyordu.

Kalemdan: Yeri sabit olarak çalışan hattatların kullandığı, içerisinde hokkaları da yer alan, kapaklı kalem kutusu (Resim 4). Hattatlar, bunun birkaç kat halinde imal edilmiş dâhiline, yazıyla ilgili alet ve malzemelerini koyarlardı. Kalemdanın dışa açılan bol çekmecelilerine de kalem çekmecesi denilir. Kalemdan, ince marangozluk ve rugani üstatlarının müşterek mamulüdür, fakat İstanbul’un neresinde imal olundukları belirlenememiştir. Kuburun, saray için imal edilen ruganî veya fildişi şahane örnekleri de İstanbul işi olarak hazırlanmıştır.

Zermühre: Zer-endûd hatta kullanılan ezilmiş altınla yazı resmedildikten sonra, harflerin mat olarak parlatılması gerekir. Bunun için ucunda Süleymaniye taşı veya akik gibi cilalı bir taşın yer aldığı zermühre de İstanbul mamulü aletlerdendir.

4- Kalemdan ve divit ile buna bağlı küçük maktâ

5- Ruganî (lâke) tekniği ve fildişi ile yapılan kuburlar

Kâğıt Makasları: Kâğıt ziyanına sebep olmamak için, kesici kısımları uzun tutulmuş ve çoğu çelik üstüne altın kakma olarak Osmanlı’nın Sivas, Prizren gibi şehirlerinde imal olunan kâğıt makaslarının (Resim 2) tutmaçlarında oygu şeklinde sipariş sahibinin ismi veya Esmâ-i Hüsnâ’dan “Yâ Fettâh” yazılı olduğu görülür.

Mıstar: Başta mushaflar olmak üzere, yazma kitapların yazı sahasını ve satırlarını tespit için mukavva üzerine ibrişim gerilerek hazırlanan mıstar (satırlık) aletini her hattat kendisi imal ettiği cihetle, mıstarlar İstanbul işidir. Görüldüğü üzere, hat sanatının ortaya çıkmasına yardımcı olan aletler de, bu hususta İstanbul’da ciddi bir yan sanayinin doğmasına ve bunun yüzyıllarca devamına vesile oluşturmuştur.


DİPNOT

1 Müstakimzâde Süleyman Sadeddin, Tuhfe-i Hattâtîn, nşr. İbnülemin Mahmud Kemal, İstanbul 1928, s. 624.


Bu makale Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi adlı eser içerisinde 2015 yılında yayımlanmıştır.

Matbu nüshayı pdf dosyası olarak indirmek için tıklayınız.

ALT BAŞLIKLAR
İlgili Makaleler